Kötü bir şey gelmeli insanın başına , dönüp demeli kendi kendine nerede , nasıl hata yaptım diye.
Bugün iyisin , hoşsun ama yarın ?
Yarınlar karanlık. Oysa aydınlık ararken , yarınları karanlık yollar ile getirmişiz. Geleceğimizi kirletmişiz.
Aslına bakarsanız insan bir şey yaşamadan da yazamıyor. Yazıyor fakat yaşanılan olaylar daha bir sineden oluyor. İnce ince , dökülüyor. İtalik yazmaya özen göstermiyorsun mesela belki kalın puntolarla yazıyorsun. Daha sineden ince ince ama içten incelik. Dışa dönük olan her şey büyük.
Öfke , asabilik.
Aşamadığımız tüm kötülükler.
Çıkmaza girmiş her insanın aslında bir çıkmazı vardır. Çıkmaza girmişsin , bi arkana dön bakalım ışık geldiğin yöndedir belki.
Burası çıkmaz diyorsun “çık” kısmında olan biteni veriyorsun.
Bak daha yaz ayı gelmedi , açık renk pantolon giyiyorsun. Güneş’e de aldanma yağmurla ıslanırsın.
Yağmurda ıslanmak güzeldir , ıslanırız ne olacak. Güneş olmasa da dondurma yeriz , bedava çıkarsa tekrar yeriz…
Tüm çıkmazları terk ederiz. Çıkmaza sürüklenmeyip , geri kaçarız. Bisiklete bineriz , tüm sokakları bisikletle aşarız.
Ayağımın yere değmediği bisikleti almazdı babam bana. Ayağım hep yere sağlam bassın isterdi. Bense bir an önce büyüyüp , daha büyük bisiklete binebilmenin hayali ile geçirdim yaşamımı.
Büyüdüm ama ayağımın yere sağlam basmadığı günler geliyor çoğu zaman ve o zaman ne yapacağımı bilmiyorum. İnsan en çok içini açamadığında çıkmaza girdiğini hissediyor. Ama bu yine de bir son değil , çık’maz bir son değil.
Ben biliyorum , biz çok güzel yerlere geleceğiz. Ben biliyorum , biz aşılmaz denilen konuları aşacağız. Ben biliyorum , biz hep birlikle güçlü kalacağız.
Çünkü ;
Bizim çıkmazımız yok…