Çoğumuz hayatının bir kısmınında yaşadığı sıkıntılarda boğulmaya başladığında, onu su yüzüne çıkaracak insanlara denk gelmiştir. Uzun vadede ya da kısa vadede hiç farketmez. Sıkıntı insanı her türlü duruma sokucak ve hayatı alt üst edicek durumlardan bir tanesidir. Bunları size yine olmak istediğim yerden ve erkenden yetişmek olduğum kahvaltı sonrasında yazıyorum. 🙂
Bu başlık ve bu makale kahvaltı esnasında aklıma düştü. Hayata bakışımız nasıl? Ya da nasıl olmalı? Sizler nasıl bakıyorsunuz?
Hayat hepimizi içinde bulundurduğu, bireysel yahut toplumsal içgüdülerini içinde barındırdığı kişinin yaşamının doğumdan ölüme olan kısmı bana kalsa. En azından bana göre tanımı bu şekilde fakat hayat en kısa ve yalın haliyle “yaşam” olarak adlandırabiliriz. İnsan hayatı yani yaşamı boyunca bir çok şey yaşar. Yaşam da yaşamaktan gelmektedir zaten. Kâh üzülmek, kâh mutlu olmak…
Bu ve bunun gibi bir çok duyguyu da içinde barındıran hayatta mutlu olmak adına çaba sarf etmek en güzeli olucaktır. Yaşam her ne kadar uzun vadeli gibi hissettirse de, insan yarın olmayabilir. Mutlu hissetmek, hissettirebilmek tüm bunlar siz neyi, nasıl ve hangi boyutta ne kadar isterseniz mümkün olur. Yeni insanlar tanımaya başlamış olmak bunlardan bir tanesi. Hayatımı sorgulamama ve yaşamımın nasıl bir hâl aldığını görmeme neden oluyor. İnsan mutlu olacağı yerlerde barınmalıdır.
Çünkü, yaşam kısa vadede gelişen bir durumdur.
Ve hayatın bazı gerçekleri bunlar için zaman bırakmaz.
Sevgilerimle…